ehlibeyt.com internet
sitesinde yer alan tüm
içerikler 'ehlibeyt.com'
kaynak gösterilerek
kullanılabilir.






FEDEK'E EL KOYAN HZ. EBUBEKİR, RESULÜLLAH'IN DİĞER MALLARINA ELLEMEMİŞTİR

Resulüllah'ın (s.a.v.) ın Fedek dışında bıraktığı malları olmasına
rağmen Hz. Ebu Bekir sadece Fedek konusunda şahit aramış ve
vermemekte ısrarcı davranmıştır.

Geriye kalan mallardan birisi Resulüllah'ın (s.a.v.) evleri konu-
sudur. Hanımlarının oturduğu evlere Hz. Ebu Bekir ellememiş, geri
almayı düşünmemiştir. Bu evlerin Müslümanlara mı ait olduğuna
veya Resulüllah'ın (s.a.v.) Kendi malı mı olduğuna dair şahit ara-
mamıştır.

Bazı âlimler bu konuda Ebu Bekir'in Ahzab Sûresi'nde yer alan
33. ayete göre hareket ettiğini yazarlar: "(Ey Peygamberin kadın-
ları) evlerinizde vakarla oturun, ilk cahiliye (kadınları)nın süsleri
açığa vurması gibi, sizde süslerinizi açığa vurmayın..."




FEDEK İLE İLGİLİ YAŞANANLAR KONUSUNDA EHL-İ BEYT VE SÜNNİ ÂLİMLER ARASINDA GÖRÜŞ İHTİLAFI VARDIR / 1

1- Ebu Bekir'den rivayet edilen hadis konusu:

İbn'ul Mutahhar diyor ki: "Ebu Bekir, Fâtımâ'nın mirasını ver-
memiştir. Bu hususta yalnız kendisinin rivayet ettiği bir hadise da-
yanmış ve Fâtımâ'nın (a.s.) mirasını yemiştir. Çünkü ona sadaka
helaldir. Ebu Bekir, Resulüllah'ın (s.a.v.), 'Peygamberler miras
olarak dirhem veya dinar bırakmazlar. Onların bıraktıkları miras
ancak ilimdir'1022 mealindeki hadise dayanarak bu işi yapmıştır.
Kur'an'ın hükmü ise bu hadise muhaliftir. Çünkü Allah şöyle
buyuruyor: 'Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadının hisse-
si kadar tavsiye eder.'1023




FEDEK İLE İLGİLİ YAŞANANLAR KONUSUNDA EHL-İ BEYT VE SÜNNİ ÂLİMLER ARASINDA GÖRÜŞ İHTİLAFI VARDIR / 2

Halifenin bu sualine orada bulunanlar, "evet öyledir" dediler.

Halife hazretleri sözüne devam ederek, "Resulüllah (s.a.v.) vefat
edince Ebu Bekir-i Sıddık idareyi eline aldı. Resulüllah'ın (s.a.v.)
yaptığını o da öylece yaptı ölünceye kadar öyle idare etti ki, idare-
sinde hiçbir kusur yok idi.

Şimdi siz ikiniz beni konuşturmaya, benden sormaya geldiniz.
Sualiniz bir olduğu gibi işiniz de birdir.

Sen ey Abbas! Kardeşinin oğlu Ali'nin hakkını, Ali de Zevcesi-
nin Babasından kalan hakkını sormaya geldiniz. Size, kendinizin
işittik dediğiniz 'biz miras bırakmayız...' hadis-i şerifini hatırlat-
tım. Sora Resul-i Ekrem Efendimizin haklı halifesi olan Ebu Bekir-i
Sıddık'ın yaptığını bildirdim. 




FEDEK İLE İLGİLİ YAŞANANLAR KONUSUNDA EHL-İ BEYT VE SÜNNİ ÂLİMLER ARASINDA GÖRÜŞ İHTİLAFI VARDIR / 3

3- 'Ebu Bekir Fâtımâ'nın (a.s.) mirasını yemiştir' iddiası:

Ehl-i Beyt âlimlerinin bu iddiasına karşılık Sünni âlimler bu id-
diayı tamamen reddetmektedirler.

İmam Zehebi, Şii Mutahhar'a yazmış olduğu reddiyede şöyle
demektedir:

Mirasla ilgili ayetin1027 umum ifade eden hükmünden Fedek ara-
zisi yukarıdaki hadisle tahsis edilerek müstesna kılınmıştır. Kâfirin,
kasten adam öldürenin ve kölenin de ayetin hükmü dışında kalarak
mirasçı olamayacakları hususu da böyledir.

Kaldı ki, Ebu Bekir (a.s.) ve Ömer (a.s.), Resulüllah'ın (s.a.v.)
geri bıraktığı malının birkaç mislini Ali (a.s.) ve çocuklarına vermiş-
tir. Bütün bunlardan başka Ömer, Resulüllah (s.a.v.) o mal ile nasıl
tasarruf etmişse onların da aynısını yapmaları için Resulüllah'ın
(s.a.v.) terekesini Ali (a.s.) ve Abbas'a teslim etmesi, Şiiler'in Ebu
Bekir ve Ömer'e yaptıkları töhmeti reddeder.




FEDEK İLE İLGİLİ YAŞANANLAR KONUSUNDA EHL-İ BEYT VE SÜNNİ ÂLİMLER ARASINDA GÖRÜŞ İHTİLAFI VARDIR / 4

Hz. Fâtımâ'nın (a.s.) temiz ve her türlü pislikten uzak olduğu ile
ilgi hadislerden de örnek verelim:

1- Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde 4. cüz ve 107. sayfada Va-
ile b. Eska'dan naklettiği rivayet şöyledir:

"Fâtımâ'nın (a.s.) yanına vardım ve O'na Ali'nin (a.s.) nerede
olduğunu sordum. "Resulüllah'ın (s.a.v.) yanına gitti" dedi.

Ben O'nu beklemeye koyuldum. Aniden Peygamber (s.a.v.) teş-
rif buyurdu. Ali (a.s.), Hasan (a.s.), Hüseyin (a.s.) da O'nunla birlik-
te idiler. Hz. Peygamber ve Hz. Ali her biri Hasan ve Hüseyin'den
birinin elini tutmuştu. Hz. Peygamber, Hz. Ali ve Hz. Fâtımâ'yı
yanına çağırdı Hasan ve Hüseyin'i dizlerine oturttu. Elbisesini on-
ların üzerine örttü ve şöyle dua etti:

"Allah'ım bunlar Benim Ehl-i Beyt'imdir. Onlardan pisliği gi-
der ve onları tertemiz kıl."




KUR'AN'DA MİRAS HAKKINDAKİ AYETLER İLE "PEYGAMBERLER MİRAS BIRAKMAZ" ŞEKLİNDEKİ HADİSİN KARŞILAŞTIRILMASI / 1

Öncelikle ifade etmek gerekir ki, Kur'an-ı Kerim içinde pey-
gamberlerin miras bırakamayacaklarını emreden bir ayet söz ko-
nusu değildir.

Ancak bazı Sünni âlimler, Hz. Fâtımâ'nın (a.s.) konuşmasında
yer alan ayetlerin, mal mirası değil, sadece manevi miras, ilim mi-
rası olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedirler.
Kur'an sûrelerinde miras ile ilgili yer alan ayetler incelenmelidir.
Hz. Yahya'nın Hz. Zekeriya'dan miras alması:

"Benden sonra yerime geçecek, mirasıma konacak yakınlarım-
dan (amcamın oğullarından) endişelenmekteyim, karım da kısır.
Sen bana katından bir oğul ihsan et de bana da mirasçı olsun. Yâ-
kub soyuna da mirasçı olsun ve Rabbim onu rızanı kazanmışlardan
et."1034




KUR'AN'DA MİRAS HAKKINDAKİ AYETLER İLE "PEYGAMBERLER MİRAS BIRAKMAZ" ŞEKLİNDEKİ HADİSİN KARŞILAŞTIRILMASI / 2

Fakat aksini ispat eden kesin bir delil oluncaya kadar bu ayetteki
miras, ilim ve nübüvvet mirası değil, mal mirasıdır.

Şimdi "Yerisuni ve yerisu min al-i Yâkub" (...bana da mirasçı
olsun Yâkub soyuna da...) ayetinden maksadın ilim ve nübüvvet
mirası değil, mal mirası olduğunu ispatlayan delilleri zikrediyoruz:

1- "Yerisuni" ve "yerisu" kelimeleri bu ayetteki maksadın mal
mirası olduğunu açıkça göstermektedir. Bunun aksini gösteren
kesin bir delil oluncaya kadar da bu böyle kalacaktır. Eğer sizler
Kur'an-ı Kerim'de bu kelimenin türdeşlerinin tamamını incelerse-
niz, Fatır Sûresi'nin 32. ayeti dışında her yerde mal mirası hakkın-
da kullanıldığını göreceksiniz.




KUR'AN'DA MİRAS HAKKINDAKİ AYETLER İLE "PEYGAMBERLER MİRAS BIRAKMAZ" ŞEKLİNDEKİ HADİSİN KARŞILAŞTIRILMASI / 3

Şimdi bu ayetteki üç cümleyi zikrediyoruz:

1- Sen bana katından bir oğul ihsan et.

2- O bana da mirasçı olsun Yâkub soyuna da.

3- Rabbim onu rızanı kazanmışlardan et.

Bu cümlelerden birinci ve üçüncü cümlede bir talep vardır ve bu
cümleler Hz. Zekeriya'nın duasının metnidir. O, Allah'tan kendisi-
ne hayırlı bir evlat bahşetmesini istemiştir.

Fakat onun bu talebindeki hedefi miras meselesidir. Bu miras
konusu onun duasında yer almasa da o Allah'tan istediklerine ka-
vuşmuştur.

2- Zikredilen bu ayette, Hz. Zekeriya'nın oğlu iki kişiden miras
almalıydı. Yani Hz. Zekeriya'dan ve Yâkub soyundan... Ayetteki
"...bana da mirasçı olsun, Yâkub soyuna da mirasçı olsun..." cüm-
lesindeki Yâkub soyunun tamamından alınacak olan miras nübüv-
vet mirasından başka bir miras olamaz.




FEDEK TARİH BOYU KİMLERİN HİMAYESİNE GİRMİŞTİR? / 1

"Halifelerin zamanından Hz. Ali'nin (a.s.) zamanına kadar
Fedek'in sabit bir durumu olmuştur. Buranın gelirinden küçük bir
pay, Peygamber (s.a.v.) ailesinin zaruri ihtiyaçları için sarf edilir-
ken, geri kalan pay tıpkı diğer kamu malları gibi halifenin istediği
şekilde kullanılıyordu.

Fakat Muaviye başa geçince, burayı üç kişi arasında taksim etti:

Mervan, Amr İbn-i Osman İbn-i Affan ve kendi oğlu Yezid.

Fedek elden ele dolaşılarak sonunda Mervan ibn-i Hakem'in
malı oldu. O burayı halife olduğu zaman tamamen satın aldı ve
oğlu Abdülaziz'e hediye etti ya da ona miras bıraktı.




FEDEK TARİH BOYU KİMLERİN HİMAYESİNE GİRMİŞTİR? / 2

Mansur'un oğlu olan Mehdi, babasının yolunu izlemeyerek
Fedek'i Fâtımâ'nın (a.s.) evlatlarına geri verdi. Mehdi'nin ölü-
münden sonra oğulları olan Musa ve Harun, birbiri ardınca halife
oldular. Ve Fedek'i Peygamber (s.a.v.) ailesinden alarak kendileri
sahiplendiler. Ta ki, Harun'un oğlu Me'mun başa geçinceye kadar
bu böyle devam etti.

Me'mun bir gün halkın şikâyetlerini bertaraf edebilmek için
oturmuş kendisine yazılan mektupları okuyordu. O'nun okuduğu
ilk mektup, kendisini Fâtımâ'nın (a.s.) vekili olarak tanıtan bir şa-
hıs tarafından gönderilmişti. Ve Fedek'in nübüvvet ailesine geri
verilmesini istiyordu. Halife bu mektubu okuyunca gözleri doldu
ve bu mektubu yazanların huzuruna getirilmesi için emir verdi.
Bir müddet sonra yaşlı bir adam halifenin yanına geldi ve onunla
Fedek hakkında münazara etti. Bu konuşmalar sonunda Me'mun
kâni oldu ve Medine Valisi'ne Fedek'in Hz. Zehra'nın evlatlarına
verilmesi için resmi bir mektup gönderdi.1038




HZ. FÂTIMÂ'NIN KONUŞMASININ ARDINDAN

"Ebu Bekir, Zehra'nın (a.s.) konuşmasının insanlar üzerinde bı-
raktığı etkiyi görünce Ömer'e şöyle dedi:

"Ellerin bağlansın! Beni bıraksan olmaz mı? Belki böylece rüz-
gâr diner ve yırtık da kapanmış olur! Böylesi bizim için daha isa-
betli değil mi?"

Ömer şu karşılığı verdi:

"Eğer O'na taviz verirsen, bu otoritenin zayıflaması ve emirle-
rinin ciddiye alınmaması sonucunu doğurur. Ben sadece sana acı-
yorum."

Ebu Bekir dedi ki:

"Yazıklar olsun sana! Muhammed'in (s.a.v.) kızını ne yapaca-
ğız? Bütün insanlar O'nun ne istediğini ve bizim nasıl O'na kalleş-
lik yaptığımız biliyorlar."




HZ. FÂTIMÂ VE AİLESİNİN HUMUS HAKKINDAN MAHRUM KALMASI

Fedek ile ilgili hakkın gasp edilmesi konusunu bitirirken, Ehl-i
Beyt'in diğer humus hakkından da mahrum bırakıldığını vurgulayalım.
Bilindiği gibi Cenab-ı Hak Resulüllah'a (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt'ine
sadakayı haram kılmıştır. Onların geçimleri ile ilgili olarak Enfal
Sûresi'nin 41. ayetinde şu düzenleme yer alır:

"Bilin ki ganimet olarak ele geçirdiğiniz şeylerin humusu (beşte
biri), Allah'ın, Resul'ün (s.a.v.), O'nun akrabalarının, yetimlerin,
yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah'a, hak ile bâtılın birbirin-
den ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir
Savaşı'nda) kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız (ganimeti böyle
bölüşün) Allah her şeye kâdirdir."

Bu ayete rağmen, halife seçildikten sonra Hz. Ebu Bekir humus
paraları ile savaş malzemesi alınması gerektiğini ileri sürerek, Ehl-i
Beyt'in hakkı olan bu parayı da onlardan aldı.1042






 1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21 
X